Fyodor Dostoyevski'nin bir kitabı olan
"Yeraltından Notlar" toplumdan dışlanmış insanları anlamak için bir
el kitabı niteliğindedir. Dostoyevski bu kitabında "yeraltına"
kapanmış bir adamı anlatmıştır. Bu adam kendi çağında Rusya'da olan insanların
çoğunun aksine çok zekidir. Zekası ve takıntıları onu yaşadığı çağın
insanlarından ayırmaktadır. Küçüklüğünden beri etrafındaki insanları dışlamış,
bu yüzden bir süre sonra dışlanmaya başlamış, dışlandıkça kendini daha fazla
derslere ve "yüksek ve ince şeylere" vermiş, daha başarılı olmuş bu
yüzden kendini daha fazla insanlardan dışlamıştır. Adeta kendi içinde topluma
karşı bir kısır döngü kurmuştur. Yaşı ilerledikçe daha fazla kendini toplumdan
soyutlamış bir süre sonra gördüğü tek insanlar evinde temizlik görevlisi olan
Apollo ve amiri olmuştur. Kendisini dışlayan ve bu yüzden de bir süre sonra
dışlanan adam gittikçe evine kapanmıştır. Evine "yeraltı" demiş ve
yazdığı yazılarda adeta bölüm bölüm yeraltından yayın yapmıştır. Bu adam
zekidir ancak zeki olduğu kadar hırçın, aksi ve kalp kırıcıdır. Fazlaca
gerçekçidir. Kitabın ilk bölümlerinde Dostoyevski kendi içinde çok büyük
çelişkiler yaşamıştır. Bu bölümlerin sebebini ilk önce anlayamasam da sonraki
bölümlerde olayları okudukça bunun sebebinin Dostoyevski'nin kendi yalnızlığı
içinde muhalefet olacak bir şey araması olduğunu buldum. Olaylar ilk başta baş
karakterin bir subaya kafayı takmasıyla başlamıştır. Bir bar kavgasında gördüğü
subaya karşı duyduğu nefret başlarda küçükken 2 sene boyunca gittikçe büyümüş,
içine sığmayacak bir hal almıştır. 2 sene boyunca bunu içinde yaşayıp her
seferinde olayı biraz daha abartan ve biraz daha kin duyan baş karakter en
sonunda öç almaya karar vermiştir. Ancak bunu nasıl yapacağına dair bir fikri
yoktur. Yıkılan gururunu kurtarmanın yolunu en sonunda yolda subaya çarpmakta
bulmuştur. Ancak bunu hemen yapmayıp birkaç hafta boyunca bunun planını kurmuş,
bunun için borca girip kendine yeni kıyafetler almıştır. İçindeki nefreti
sokakta adamın omzuna vurarak atmıştır, her ne kadar adam bunu fark etmese de..
Sonrasında adamın egosu ve gururu yüzünden
başına ikinci bir olay daha gelmiştir. Eski okulda ona kötü davranan
arkadaşlarıyla yemeğe gitmiştir. Gitmesinin amacı onlara yakın olmak,
aralarındaki bağı pekiştirmek değildir çünkü böyle bir şey zaten hiç
olmamıştır. Adam o yemeğe sadece "yüksek ve ince" şeylerden
anladığını göstermek için, eskiden onunla çok dalga geçen şuan da yüksek bir
memur olan arkadaşına kendisinin ondan daha üstün olduğunu göstermek için
gitmiştir. Ancak yemekte karşısındaki insanlardan beklediği gibi bir tepki
alamayınca bağırınmaya başlamış, sonrasında onlara ihtiyacı olmadığını
göstermek için uğraşmış ve dışlanmıştır. Yemeği yedikleri lokantadan
çıktıklarında kafası atmış bir şekilde ne yapacağını bilmeyerek bir süre
düşünmüştür. Bir şekilde intikamını alması gerektiğini düşünmüştür. Ve en
sonunda yüksek mevkiideki bu adama tokat atmaya karar vermiş ve yola
koyulmuştur. Yolda fazlaca kendiyle çelişerek kimi zaman vazgeçmeyi düşünüp
kimi zaman daha fazla gaza gelerek otele gelmiştir. Bu otelde onları
bulamamıştır ama başına çok daha farklı bir şey gelmiştir. Adam burada
kendinden yaşça çok küçük bir kızla yatmıştır. Böyle düşünmemi sebebi: adamın
sürekli 40 yaşında olduğunu hatırlatıp, artık ölümün yakın olduğunu söylemesidir.
Kızın bir fahişe olduğunu düşünmüş ve bu yüzden onunla uzun süre onunla
hayatını yaşaması ile ilgili bir konuşma yapmıştır. Bu konuşmada uzun süre boyunca
kıza öğütler vermiştir adam. Bir süre sonra bu öğütlerin amacı kıza doğru yolu
göstermekten çok güç gösterisi yapmak olmuştur. Adam kızın üzülmesinden, acı
çekmesinden mutlu olmaya başlamıştır. Ve insanlar tarafından genelde övülmediği
için orada kızı üzüp kendini yüce bir karakter olarak göstermek istemiştir.
Kıza neden orada olduğunu sormuştur kız da
ailesinin sorun olduğunu söylemiştir. Bunun üzerine adam ailesinin olmadığını
söylemiştir. Ben burada ilk başta garip bir şey görmemiştim. Ancak sonrasında
Dostoyevski’nin yaşam öyküsüne bakınca Dostoyevski’nin annesi ve babası
tarafında şiddete maruz kaldığını, annesi ölene kadar korkunç bir yaşam
geçirdiğini gördüm. Bu yüzden Dostoyevski kitabındaki karakterin “ailesinden
sevgi görmediği için sevmeyi bilmediğini” söylemiştir. Bunun bir örneğini Liza
(fahişe kız) ve karakterin aralarındaki ilişkide görebiliriz.
Adam Liza’yı ağlattıktan sonra gitmesi
gerektiğini söylemiş ve ona evinin adresini vermiştir. Ancak evine gittiğinde
bu yüzden çok pişman olmuş ve kendi kendine duyguları yüzünden kızmıştır çünkü
duygularını zayıflık olarak görmüştür. Kızın üç gün içinde gelebileceği her anda
kendini gergin hissetmiştir. Duygularının büyüklüğü yüzünden kendine kızmıştır
ve kız en sonunda o evindeki hizmetliye bağırınırken geldiğinde bütün sinirini
ondan çıkartmıştır. Bunun sebebini almadığı aile sevgisine bağladım.
Toparlamam gerekirse; Dostoyevski’nin “Yeraltından
Notlar” adlı kitabı toplumdan dışlanmış çok zeki bir insanın nasıl olup da
kendini insanlardan soyutlayıp yabanileşebileceğini, kendi içinde çatışmalar
yaşayabileceğini anlatan mükemmel bir eserdi.